Sözü hiç uzatmadan konuya giriyorum bu kez. Bildiğiniz gibi Delta Force, ABD ordusunun gizli askeri operasyonlarda kullandığı özel bir birlik. En büyük özellikleri ise gerek silah, gerek diğer teçhizat en son teknolojileri kullanmaları. Hatta sadece bu birimin kullanması için bile yeni cihazlar geliştiriliyor.
Oyunumuz ise bu seride çıkan üçüncü oyun. Diğerlerinden en büyük farkını ise grafik motorunda göreceksiniz. Şahsen bu serideki oyunları ne kadar çok beğeniyor olsam da serinin ilk iki oyununu grafik özellikleri nedeniyle zevk alarak oynayamamıştım. Bilmeyenler için söylemekte yarar görüyorum, oyunumuz temelde bir FPS, yani Quake, Unreal vb. gibi birinci şahıs gözüyle oynadığınız bir aksiyon, ancak içeriği çok farklı. Bu oyunu birçok oyunun birleşimi olarak da görebilirsiniz: Unreal Tournament + Rainbow Six gibi, veya Counter Strike + Soldier of Fortune gibi (eleştirmeyin lütfen! Gülümseme)...
Ama en büyük özelliği Delta Force isimli özel birliğin görevlerini oynuyor olmanız elbette. Elinizin altında en son teknoloji silahlar ve teçhizat var, örneğin sürekli olarak güncellenen ve GPS özelliklerinin içinde bulunduğu radar ve harita sisteminiz. Oyunda kullanılan tüm silahlar ve ekipman birim tarafından gerçekte kullanılanların özelliklerini taşımakta, hatta bazıları henüz geliştirilme aşamasındaki prototipler olsa bile Gülümseme
Oyunun hem multiplayer hem de single player özelliği var. Single player'da toplam 30 görev içeren bir kampanya var; Hikaye Mısır piramitlerinde başlıyor, Almanya'ya, oradan da petrol platformuna doğru devam ediyor. Bunlar sadece oynayabildiğim 3-4 göreve ait izlenimlerim, inşallah bir-iki gün içinde sonuna kadar ulaşacağım. Oyunu aldığın günden beri ne yapıyorsun peki diye soruyorsanız, yerel ağda (LAN) multiplayer oynuyoruz... Oyunun kampanya görevleriyle yetinmeyecek Delta Force tutkununlarının en sonunda yapacakları da zaten bu. Bu konuya daha sonra döneceğiz.
Yazının başında dediğim gibi oyundaki en büyük yenilik 3D grafik motorunda. İlk iki sürümde Novalogic "Voxel Engine" adını verilen ve 3D kart gerektirmeyen bir grafik motoru kullanmışlardı. Bu motorun bazı avantajlarının yanında oldukça fazla dezavantajı vardı, en önemlisi de kuvvetli bir makina istemesi ve verimli çalışmak için belli grafik kartlarını seviyor olmasıydı. Delta Force'un popüler olmasının yanısıra hakettiği yaygınlığa erişememesinin bence en büyük nedeni de bence bu. Tür olarak bir FPS olsa da yüksek oynanabilirlik değeri, konusu, içeriği ve gerçekçiliği açısından oldukça farklı bir oyundu; zaten bu nedenle Delta Force 2 ABD ordusunda eğitim amacıyla kullanılmaktaydı (Land Warrior'un kullanılıp kullanılmayacağı belli değil).Voxel motorunu kullanan önceki oyunların elbette en büyük sıkıntısı düşük çözünürlük ve kocaman pixellerdi. Bunun yanında en büyük avantajı ise detaylı araziler yaratılabiliyor oluşuydu. Örneğin, adamınızı arazide sık otlar arasında gizleyebiliyor oluşunuz farklı taktikler geliştirebilmenize olanak sağlıyordu. Şimdi ise sadece 3D hızlandırıcı ile oynayabileceğiniz yeni grafik motoru var ve sözünü ettiğimiz taktik geliştirmeler ise sadece arazi yapısı ve binalarla sınırlı malesef. 3D motorlarını zaten en büyük eksiği de bu, ya herşey 3D olacak, ya da hiç olmayacak. Diğer bir benzer farklılık da görevlerin geçtiği map'lerde, yani arazilerde. İlk iki oyunda Voxel motoru sayesinde neredeyse sınırsız büyüklüklerde araziler tanımlanabiliyordu. Land Warrior'da da araziler oldukça büyük, ama deyim yerindeyse birkaç ağaç, kaktüs ve binalar haricinde çıplak. Aslında insanın aklına "daha fazla ağaç konabilirdi, acaba niye konmamış acaba?" diye bir soru geliyor. Nedeni yine 3D motoru, daha fazla ağaç demek daha fazla poligon demek, bu da daha yüksek sistem gereksinimi ve daha düşük performans demek. 3D hızlandırıcı ile yapılan FPS'leri düşünecek olursak, map'lerin (veya bölümlerin) neredeyse tamamı kapalı mekanlar ve sınırlı alanlarda tanımlanmış. Bunun nedeni ise detaylı yüzey dokularının ve açık gökyüzü bulunan yerlerde gökyüzü dokusunun oldukça fazla bellek harcaması.
Land Warrior'daki diğer bir değişiklik ise 3D motoru sayesinde kapalı mekanların da oyuna dahil edilmiş olması, bu da görevlere daha fazla gerçekçilik katmış. Ancak bina içlerine girince az da olsa gerçekleşen yavaşlama biraz can sıkıcı. Oyunu iki ayrı makinada denedim. Birisi Celeron 533, 192 MB Ram ve GeForce 2 MX'ten oluşan, diğeri Pentium 600, 256 MB Ram ve TNT 2'den oluşan sistemler. İkinci sistem birincisinden daha performanslı idi.
Açık alanlarda arkasına gizlenecek ot veya ağaç neredeyse yok denecek kadar olduğundan (hiç yok diyebilirim) gizlenme taktikleriniz tamamıyla dağlara ve insan yapısı binalara bağlı. Gerek kampanya görevlerinde gerekse multiplayer'da kendinize uygun bir tepe buluyor ve sürünme modunda sniper ile düşman avlıyorsunuz. Tüm yapmanız gereken sürekli olarak sabırla sürünme modunda kalmanız. Kapalı mekanlar ise evlere şenlik, burada da sürünün ve az görünün. Yerdeyken vurulma olasılığınız neredeyse sıfır (multiplayer'da sürünen düşmana bir şarjör boşalttım, ama ölmeyip ayakta duran beni tek kurşunla öldürüverdi).Oyunumuzda temel beş karakter tipi ve herbirinin belli dallarda uzmanlığı var. Benim tercihim "sniper" uzmanlığına sahip karakter oldu, çünkü görevleri ara sıra destek olarak gelen diğer karakterlerden biri hariç genelde tek başınıza oynayacak ve onlarca düşmanla çatışmak zorunda kalacaksınız. Oyunumuz klasik bir FPS olmadığından yerde bulacağınız bir sağlık çantası ile iyileşemeyecek, zaman zaman tek mermiyle ölüp bölüme baştan başlamak zorunda kalacaksınız. Bu nedenle düşmanlarla fazla yakınlaşmamak için şahsi tercihim işimi uzaktan halletmek şeklinde. Bölümlere tekrar başladığınızda ise aynı yerlerde aynı düşmanları bulacağınızdan da emin olabilirsiniz.
Neyse, bu beş karakterden birini seçerek oynayacaksınız. Diğer karakterlerden bazıları bazı görevlerde size destek görevi üstlenecek, fakat bu adamı kaybetmek istemiyorsanız oldukça hızlı hareket etmelisiniz. Benim her bölümde kullandığım taktik önce açık arazideki tüm düşmanları ortadan kaldırmak ve ardından kapalı mekanlara dalmak şeklinde. Ama görev başarılmış olsa bile, bir kaza kurşununa kurban gitmemek için, tamamlamadan önce haritada tek bir düşman bile bırakmamaya çalışıyorum. Bunu da görevin %99'unda sürünerek yapıyorum. Dediğim gibi, önce açıktaki düşmanları temizlemek çok yararlı fakat düşmanlar her zaman açıkta olmuyor, eninde sonunda kapalı bir mekana girmek zorunda kalıyorsunuz. Zaten kapalı mekana girmeniz gerektiğini de radarınızda düşman görünmesine karşın açıkta kimsenin olmayışından rahatlıkla anlıyorsunuz. Kapalı mekanlar ise yeraltındaki tüneller, yer üstündeki binalar vb. herşey olabilir.
İşte oyunun en az beğendiğim yönlerinden biri: Yapay zeka. Gerek düşmanlarınız, gerekse destek sağlayan diğer tim elemanları neredeyse aptal diyebilirim. Buna oynadığım son bölümde girdiğim bir binada yerde sürünmekteyken (ortam aydınlık) beni görmeden üzerimden geçen bir düşmanla karşılaşınca kesin emin oldum. Kapalı mekanlarda oyuncu belli bir noktaya gelmişse bazı düşmanlar belli noktalara koşarak ilerliyorlar. Bu sanırım özellikle ayarlanmış ve amaç tedbirsiz bir oyuncunun karşısına aniden bir düşman çıkarmak. Yapay zekanın aptallığı bu kadarla da sınırlı değil. Kapalı alanda bir grup adamın içinden birini öldürüyorsunuz. Sesini duyup gelenler size doğru bile dönmeden oldukları yerde duruyorlar ve sırayla öldürülmeyi bekliyorlar, hiçbirinin aklına kaçmak veya alarm vermek gelmiyor. Açık alanda öldürdüğünüz bir düşmanın cesediyle karşılaşan bir diğeri ise aynı noktalar arasında bağırıp çağırıp koşarak gidip gelmekten başka birşey yapmıyor. Eğer bir düşmana ateş edip ıskaladıysanız yapacağı iki şey var: Ya olduğu yerde çömelmek veya demin bahsettiğim gibi koşuşturmak. Sonuç olarak oyunda sizi zorlayacak bir yapay zeka malesef yok.Gelelim multiplayer'a... Yazının başında belirttiğim gibi oyunu yerel ağda (LAN) oynadık. Birçok tanıdık multiplayer oyun türü var. Bunlardan sadece DeathMatch (DM) ve Team DM seçeneklerini denemeye fırsat buldum ve inanılmaz zevkli oyunlar oynadık, hatta saati bile unutacak hale geldik (bu yazının gecikmesinin en büyük nedeni bu Gülümseme). Oyunun yapımcısı multiplayer oynayabilecek iki seçenek sunmuş. Birisi dediğim gibi LAN ve burada sadece ilkel IPX protokolüne izin verilmiş. Diğeri ise sadece NovaWorld üzerinden oynayabileceğiniz internet oyunları. Malesef doğrudan IP bağlantısıyla multiplayer seçeneği eklenmemiş, belki de kasten yapılmamış; insanları internette NovaWorld üzerinden oynamaya mahkum etmek için! Belki birileri bununla başa çıkacak bir yama hazırlar ümidiyle hep beraber bekleyelim artık.
Multiplayer oynadığımız tüm makinalarda Windows 2000 kurulu. Nedeni bu mudur bilemiyorum ancak, sunucu ile olan bağlantı ve oyuncuların oyunu yüklemesi ve girişi oldukça uzun sürüyordu. Sonuna ulaşan maçlarda ise yeni bir haritaya başlayabilmek için her seferinde bağlantıyı kesip tekrar bağlanmamız gereketi. Umarım sadece Windows 2000'den kaynaklanan bir problemdir de Win 95/98 veya Me kullananlar bu sıkıntıları yaşamazlar.
Multiplayer'dan bahsederken grafik hakkında eksik kalan birşeyler olduğunu hatırladım. Arazilerimiz oldukça büyük demiştim. Arazilerde, özellikle dağlarda, uzak mesafelerin görüntüsünde zaman zaman rahatsız edici bazı dalgalanmalar ve bulanıklaşmalar oluyor. Oyunda yüzey grafiklerini pürüzsüz yapmaya çalıştıklarından başka bir problem de düşmanlarınızı 1-2 kilometre öteden bile görebiliyor olmanız. Düşmanlarınızı resmen birer pixel büyüklüğünde yüzlerce metre öteden bile rahatlıkla seçebiliyorsunuz. Voxel motorunda herşey pixel olarak gözüktüğünden böyle bir problem zaten yoktu.
Hatırladığım diğer bir şey ise oyunla birlikte makinanıza bir Mission Editor (Görev Editörü) kurulduğu. Multiplayer map'larin çok büyük olduğunu düşünüyorsanız bu alternatifi değerlendirebilirsiniz.
Sonuç olarak oyun yapay zeka açısından oldukça kötü, grafikler ise belli ölçüde tatmin edici, ancak Unreal Tournament, Quake 3 Arena vb oyunlardaki gibi muhteşem grafikler sakın beklemeyin. Kontrolleri istediğiniz gibi değiştirebiliyorsunuz ve oyun sırasında ihtiyacınız olanlara rahatlıkla erişiyorsunuz. Elinizde iki veya üç tuşlu ve tekerlekli bir mouse varsa, kendinize uygun ayarlayacağınız klavye konfigürasyonlarıyla birlikte oynanış oldukça kolay. Tüm bunların özellikle oyunun oynanabilirliği ve verdiği zevk son derece yüksek. Son zamanlarda Soldier of Fortune, Rainbow Six ve Counter Strike gibi oyunları zevk alarak oynayanlara, multiplayer hastalarına ve özellikle Delta Force serisi hayranlarına kesinlikle tavsiye ediyorum. Bunun dışında yüksek tempolu aksiyon ve muhteşem grafikler arayanlar uzak durabilir. Hoş bu oyunun aksiyonu yok mu, elbette var, ama tek kurşunla ölüp yeniden başlamak istiyorsanız